Tietze Sendromu – Kostokondral Eklem İltihabı

tietze sendromu nedir

Tietze sendromu göğüs kafesini sternum adı verilen kemiğe bağlayan kıkırdakta görülen enflamatuar(iltihabi) sonucu oluşan bir ağrıdır. Ağrı göğüs orta hattında olur ve bu bölgede hissedilmesi sonucu hastalarda kalp problemi korkusu yaşatmaktadır. Hastalar bu bölgede hissettikleri ağrı için kalp damar doktoruna başvurup herhangi bir sonuç alamadıkları için de umutsuzluğa kapılabilirler. Göğüs ortasında hissedilen ağrı sonrasında eğer herhangi bir kalp damar problemi yoksa akla gelmesi gereken hastalık tietze sendromu olmalıdır. Bu problem ortopedik bir problem olduğu için tedavisi de bu branş altında ortopedi hekimi ilaç tedavileri ve fizyoterapi ile çözülmektedir.

Tietze sendromu, kaburga kıkırdakları ile sternum (göğüs kemiği) arasındaki eklemlerde ağrı ve şişlik ile karakterize, nispeten nadir görülen bir iltihaplanma durumudur. İlk kez 1921 yılında Alman cerrah Alexander Tietze tarafından tanımlanan bu sendrom, genellikle costokondrit ile karıştırılır. Ancak iki durum arasında önemli farklar vardır. Tietze sendromu, ağrının yanı sıra belirgin bir şişlik ile de kendini gösterirken, costokondritte bu şişlik nadiren görülür.

Tietze Sendromu Nedir?

Tietze sendromu, en sık olarak ikinci ve üçüncü kaburgaların sternuma bağlandığı bölgede görülür. Bu hastalık genellikle bir ya da iki kaburga ekleminde ortaya çıkar ve hem ağrı hem de şişlikle karakterizedir. Ağrı, aniden başlayabilir ve genellikle göğüs bölgesinde baskı ya da sıkışma hissi ile karıştırılabilir. Bu durum, özellikle kalp krizine benzer şikayetler oluşturduğu için bazen hastalar ciddi bir endişeye kapılabilir. Ancak Tietze sendromu, herhangi bir kardiyovasküler sorunla bağlantılı değildir. Yani bu ağrı ilerlerse herhangi bir kalp damar problemine dönüşmez veya o bölgeyi etkilemez. tietze sendromu

Tietze Sendromunun Belirtileri Nelerdir?

Tietze sendromunun ana belirtileri şunlardır:

  • Göğüs ağrısı: Göğüs kemiği ile kaburgalar arasında keskin, yanıcı veya batıcı bir ağrı hissedilir. Ağrı, genellikle bir tarafta yoğunlaşır ve hareketle, öksürükle veya derin nefes almayla artabilir.
  • Şişlik: En önemli ayırt edici özelliklerinden biri olan şişlik, kaburga ve sternum birleşim yerinde belirgin hale gelir. Bu şişlik, iltihabın göstergesidir ve genellikle yumuşak, ağrılı bir yapıya sahiptir.
  • Hassasiyet: Göğüs kemiğine ve kaburgalar arasındaki bölgelere dokunulduğunda hassasiyet ve ağrı artar. Özellikle şişlik olan bölgede bu hassasiyet daha belirgindir.
  • Hareket kısıtlılığı: Göğüs ağrısı ve iltihaplanma nedeniyle hastalar, göğüs bölgesini etkileyen hareketlerden kaçınmaya çalışabilir. Derin nefes almak, eğilmek, dönmek gibi aktiviteler ağrıyı artırabilir.

Bu belirtiler, hastalarda günlük yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Ancak Tietze sendromu çoğu vakada kronik bir durum değildir ve zamanla kendiliğinden düzelme eğilimi gösterir.

Tietze Sendromunun Nedenleri Nelerdir?

Tietze sendromunun kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, çeşitli tetikleyici faktörler üzerinde durulmaktadır:

  • Mekanik travma: Göğüs bölgesine alınan bir darbe ya da aşırı zorlanma, kıkırdak dokunun iltihaplanmasına neden olabilir. Özellikle tekrarlayan fiziksel aktiviteler ya da ağır kaldırma gibi durumlar risk faktörüdür. Nadiren de başka bir ortopedik problemle birlikte görülebilir.
  • Cerrahi müdahaleler: Göğüs bölgesinde yapılan cerrahi işlemler sonrası bu sendrom gelişebilir. Örneğin, kalp ameliyatı geçirmiş bireylerde nadiren Tietze sendromu görülebilir.
  • Viral enfeksiyonlar: Bazı viral enfeksiyonlar, vücuttaki çeşitli eklemlerde iltihaplanmaya yol açabilir. Tietze sendromunun gelişmesinde bu tür enfeksiyonların da rol oynayabileceği düşünülmektedir.
  • Kas-iskelet sistemi bozuklukları: Omuz ya da boyun bölgesindeki kas-iskelet sorunları da göğüs bölgesine yansıyan ağrılara neden olabilir ve bu da Tietze sendromuna zemin hazırlayabilir. Örneğin, donuk omuz gelişen bir hastada devam eden tedavi sürecinde yapılan uygulamalar bu eklem bölgesini zorlayarak burada bir enflamasyona yol açarak bu bölgede de ağrının oluşmasıne neden olabilir.

Tietze Sendromunun Tanısı Nasıl Konur?

Tietze sendromu tanısında, hastanın şikayetleri ve fizik muayene bulguları oldukça önemlidir. Göğüs ağrısı ve kaburga eklem yerlerinde şişlik, tipik belirtiler arasında yer alır. Ancak benzer belirtiler, kalp krizi veya akciğer hastalıkları gibi ciddi durumlarla da ilişkilendirilebileceği için, doktorlar genellikle ek testler yaparlar.

  • Radyolojik görüntüleme: Göğüs röntgeni, manyetik rezonans görüntüleme (MR) veya ultrason gibi görüntüleme yöntemleri, bölgedeki şişlik ve iltihaplanmayı değerlendirmek için kullanılabilir. Ancak bu görüntüleme yöntemleri genellikle Tietze sendromunun spesifik belirtilerini göstermeyebilir.
  • EKG (Elektrokardiyogram): Göğüs ağrısı şikayeti ile başvuran hastalarda kalp kaynaklı bir sorunun olup olmadığını anlamak için EKG çekilmesi oldukça yaygındır. Tietze sendromu olan hastalarda EKG normal çıkacaktır.
  • Kan testleri: Vücuttaki iltihaplanma seviyesini ölçen kan testleri (örneğin C-reaktif protein [CRP], sedimantasyon) inflamasyonun varlığı hakkında bilgi verebilir. Ancak bu testler tanı koydurucu değildir.

Bu nedenle tietze sendromu için bölgeye spesifik bir MR görüntülemesi enflamasyonu gösterebilirken ayırıcı tanı, klinik bulgular ve diğer olasılıkların elimine edilmesi yoluyla konulabilir.

Tietze Sendromu Fizik Tedavisi Sürecinde Neler Yapılır?

Tietze sendromu tedavisinde fizik tedavi önemli bir yer tutar. Ancak hastanın durumuna göre tedavi planı kişiselleştirilmeli ve hastalığın seyrine uygun yaklaşımlar tercih edilmelidir.

Manuel Terapi

Manuel terapi, iltihaplı bölgedeki hareketliliği artırmak ve ağrıyı azaltmak için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Fizyoterapistler, kaburga ve sternum bölgesine yönelik hafif mobilizasyonlar yaparak kaslardaki gerginliği azaltabilir ve eklem hareketlerini yeniden kazandırmaya çalışır. Burada önemli olan en önemli yaklaşım torakal omurga bölgesinde yapılacak uygulamalardır. Torakal ekstansiyon ve kaburganın yukarı rotasyonu(inspirasyon) yönünde yapılacak mobilizasyonlar bölgedeki hareketliliği arttırarak mekanik olarak zorlanmayı azaltabilir.

Lokal Soğuk ve Sıcak Uygulama

İltihaplı bölgeye uygulanacak soğuk tedavi, şişliği ve ağrıyı hafifletirek hastaların konforunu arttırmak için kullanılabilir. Özellikle şişlik bölgesinde ısı artışı varsa soğuk uygulamalar daha etkili olacaktır.

Nefes Egzersizleri

Tietze sendromunda göğüs hareketliliğinin kısıtlanması, hastalarda ağrının daha da artmasına neden olabilir. Hem göğüs solunumu hem de diyafram solunumu yönünde egzersizler verilebilir. Hangi nefes tekniğinin seçileceğine karar verebilmek için hastanın mevcut durumu değerlendirilmeli ve buna göre karar verilmelidir. Hasta ağrıdan dolayı içe kapanmış, kifotik görünüme sahip ve durumun giderek ilerlediği görülürse bu durumda göğüs solunumu yönünde egzersizler verilmelidir. Hareketliliğin giderek azalması, problemin daha erken agreve olmasına hatta dik dururken bile ağrının artmasına yol açabilir. Ancak hastanın göğüs mobilitesi iyiyse ve bu yönde herhangi bir problemi yoksa bu durumda problemin agreve edilmesini önlemek için diyafram solunumuna yönlenebiliriz. Böylece kişi nefes alışverişi esnasında göğüs bölgesini daha az zorlayacak ve bölgede gelişen enflamasyonun iyileşmesi için uygun ortam oluşturacaktır.

Esneme ve Hareketlilik Egzersizleri

Kaburga hareketliliğini artırmaya yönelik hafif esneme ve hareketlilik egzersizleri de fizik tedavi programına dahil edilebilir. Bu egzersizler, torakal ekstansiyon ve rotasyon yönünde seçilmelidir. Böylece hastanın günlük yaşamda konforu artacak ve iyileşme için uygun ortamın hazırlanması sağlanabilecektir. Torakal ekstansiyon ve rotasyon dışında diğer bölgelere fizyoterapistin değerlendirmesine bağlı olarak esneme ve mobilite çalışmaları eklenebilir.

Adres tarifi için tıklayın.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Scroll to Top
Telefon
whatsapp