Osteopati İstanbul
Osteopati, vücudun kas dokusu ve kemiklerinin fiziksel manipülasyonu üzerine çalışan bir tür manuel terapi yaklaşımıdır.Osteopati uygulayanlara osteopat denir. Temel olarak diğer manuel terapi yaklaşımlarından farkı, iç organların işlevlerinin hareket sistemine olan etkilerini de değerlendirmektedir. Bel, boyun, omuz ağrıları gibi eklem ağrılarının karaciğer, mide, bağırsak fonksiyonları ile olan ilişkilerini de göz önüne alır.
İçindekiler
Osteopati Nedir?
Osteopati, Dr. Andrew Taylor Still tarafından amerikada kurulmuş bir tıp alanıdır. Yaşadığı dönemde tıp biliminin hastalıklara şifa vermekten çok zarar verdiğini düşünerek alternatif bir yaklaşım öne sürmüştür. Still’e göre organ fonksiyonları doğrudan doğruya hareket sistemine bağlıydı. Bu nedenle herhangi bir organdaki problem, onun hareket sistemindeki bağlantılı noktasına müdahale edilerek iyileştirilebilirdi.
Osteopatik terapinin arkaplanında 4 temel prensip vardır.
- Vücudumuz birbirinden bağımsız yapılara sahip değildir. Zihin, beden ve ruhun bütünleşik bir birimidir.
- Vücut, kendini savunmak, onarmak ve yeniden şekillendirmek için doğuştan gelen kapasiteye sahip olan kendi kendini iyileştirme mekanizmalarına sahiptir.
- Yapı ve fonksiyon birbiriyle ilişkilidir.
- Akılcı terapi, bu üç ilkenin dikkate alınmasına dayanır.
İç Organlar Nasıl Hareket Sistemine Bağlıdır? – Osteopati İstanbul
İnsan vücudu omuz, dirsek, diz, bel olarak kendi içerisinde birbirinden bağımsız bölgelerden oluşmaz. Omuz ile ilgili bir probleme yaklaşımda dirsek ve boyuna da bir bütün olarak bakılmalıdır. Çünkü günlük yaşam hareketlerinde sadece omuz eklemini veya sadece omuz kaslarını kullanarak hareket etmeyiz. Örneğin cam silerken omuz tek başına hareket etmez. El-dirsek-omuz-boyun-sırt kompleksi bir bütün olarak hareket eder. Bu nedenle bir omuz ağrısında bu bütünlükçü ilişki göz önüne alınarak değerlendirme yapılır.
Osteopati yaklaşımına göre hareketsel bu bütünlük aynı şekilde iç organlarımızda da mevcuttur. Bu bütünlük az önceki cam silme örneğinde olduğu gibi hareketsel değil, nörolojik olarak bağlantılıdır. İç organlarımızın fonksiyonunu düzenleyen sempatik sinir sistemi nöronları torakal(sırt) bölgesinden çıkar. Örneğin, mideye giden sempatik sinir sistemi hücreleri torakal(sırt) 6. ve 12. arasındaki omurlardan çıkan sinirlerdir. Bu sinirler sırt bölgesindeki yerlerinden çıkar çölyak gangliyonu adı verilen bir sinir kümesine gelir. Buradan bağlantı yaparak mideye doğru yol alırlar.
Torakal 6-12 omurları arasından çıkan sinirler bacak ve bel bölgesindeki kasları besleyen damarların kasılıp gevşemelerini kontrol eden sinirlerdir. Bu yakın komşuluk, osteopatik yaklaşımda hareket ve organ fonksiyonu arasındaki ilişkinin temelinde yer almaktadır. Örneğin torakal 12 seviyesinde bir disfonksiyon/fasilitasyon/disregülasyon olan bir insanda mide problemleri ile birlikte bel ağrısı da görülebilir. Çünkü midede görülen problem nedeniyle sinir sistemi T12 seviyesinde aşırı uyarılmış olacaktır. Bu aşırı uyarılmışlık ve artmış hassasiyet hareket sisteminde izdüşümü bulunan bölgede de bir cevap gelişmesine yol açacaktır. T12 seviyesinde görülebilecek bir refleks spazm, aynı bölgeden köken alan bel kaslarına giden sinirleri de etkileyecektir.
Osteopati Tedavisi
Osteopatik tedavide bu yaklaşımdan ötürü kişilerin hareket sistemindeki problemleri ile iç organlarında görülen problemler birbirinden bağımsız bir şekilde düşünelemez. Bel ağrısı ile birlikte kabızlık problemi yaşayan birisinin tedavisinde her iki problem birbirinden bağımsız görülmez. Aynı sorunun iki farklı sonucu olarak görülür. Bu nedenle osteopatik yaklaşımda manuel terapi uygulamaları ile hareket sistemindeki probleme yönelik terapi uygulanırken, aynı zamanda beslenme/uyku/stres yönetimi ile ilgili yaşam stratejileri de geliştirilerek organ fonksiyonlarına da çözüm üretilmeye çalışılır.
Osteopati tedavisinde detaylı değerlendirme yapılması şarttır. Kişinin beslenme rutini, stres düzeyi, uyku düzeni ve hareket kısıtlılıkları bir bütün olarak ele alınır. Bunların birbiri ile olan ilişkileri ve kişinin yaşamına etkisi incelenir. Tedavi programı da bu şekilde bütüncül olarak yapılır. Besin takviyeleri, meditasyon stratejileri, uyku planlaması ile birlikte egzersiz reçetesi hazırlanır. Bu şekilde kişinin yaşamına etki eden problemler çok yönlü bir yaklaşım ile bütüncül olarak çözülmeye çalışılır.
Osteopatik Manuel Terapi
Osteopatide uygulanan manuel terapi teknikleri ile diğer yaklaşımlardaki teknikler birbirinden farklı değildir. Kayroprakti, fizyoterapi, mulligan gibi çeşitli yaklaşımlarda kullanılan manuel terapi teknikleri osteopatide de kullanılmaktadır. Bu yaklaşımlar arasındaki farklılık teknik anlamda değil, yorum ve yaklaşım anlamında vardır. Herhangi bir osteopat ile kayropraktör veya fizyoterapisti dışarıdan gözlemlediğinizde göreceğiniz uygulamalar birbirinden farklı olmayacaktır. Ancak uygulanacak olan tekniğin seçimi, bu teknik sonrası yapılacak egzersiz veya yaşam stratejisi planlaması farklı olacaktır. Bu nedenle alınacak olan manuel terapi uygulaması farklı olmamakla birlikte sonrasındaki süreç farklı olacaktır.
Manuel terapi uygulamalarının köken aldığı bilim biyomekanidir. İnsan vücudunda hareketi oluşturan yapılarda en kritik olanlar kaslar ve eklemlerdir. Kas-eklem ilişkisini açıklayan bilim olan biyomekani bilimi, manuel terapi uygulamasının kaynağıdır. Biyomekani ile eklemlerin normal hareketinin nasıl olduğu veya nasıl olması gerektiği incelenir. Eklem yüzeyleri, eklemi saran bağlar, etraftaki kasların eklem hareketine etkisi gibi alt parametreler mevcuttur. Örneğin omuz eklemini saran bağlarda bir kalınlaşma meydana geldiği zaman omuz hareketi kısıtlanır. Bu durumda omuzun hangi pozisyonlarında hangi bağların gerildiğini ve esnetilebileceğini biyomekani bilimi bize söyler. Bu durumda fizyoterapist/osteopat/kayropraktör kalınlaşan bağı esnetecek yönde uygulayacağı manuel terapi ile kalınlaşan bağları uzatmaya yönelik manuel terapi uygulaması yapar. Böylece omuzda esneyen bağlar, hareketin açılmasına izin verir.

