Kalsifik tendinit, tendon dokusu içerisinde kalsiyum birikimiyle ortaya çıkan ve genellikle omuz bölgesinde görülen ağrılı bir rahatsızlıktır. Hastalarda omuz ağrısı olarak başlayan şikayetler sonucunda bir uzman hekime başvurduklarında kalsifik tendinit tanısı alabilirler. Bu hastalarda özellikle gece ağrısı şikayeti bu sakatlığın en önemli belirtisidir. Bu durumun kaynağı basitçe supraspinatus adı verilen yumuşak dokunun içerisinde kemik dokusuna benzer bir dokunun oluşmasıdır. Bu hastalıkta özellikle supraspinatus tendonu gibi rotator manşet kaslarının yapıştığı tendonda görülen bu durum, zamanla şiddetli omuz ağrısına ve hareket kısıtlılığına yol açar. Tendonlarda biriken kalsiyum kristalleri tendonda kemikleşmeye yol açan enflamasyon yani iltihabi durumu tetikler ve bu da günlük yaşamı olumsuz etkileyen şikayetere yol açar.
Kalsifik tendinit genellikle 30 ile 50 yaş arasındaki bireylerde görülür ve kadınlarda biraz daha sık rastlanır. Sıklıkla omuzda karşımıza çıksa da kalça, diz, topuk (Aşil tendonu) gibi vücudun farklı bölgelerinde de görülebilir. Hastalarda oluşan bu kalsifik tendinitin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, tekrarlayan mikrotravmalar, dolaşım bozuklukları mesela diyabet nedeniyle damar sağlığında bozulma, kadınlarda menepoz sonrasında görülen hormonal değişiklikler ve genetik yatkınlıklar bunun nedenleri arasındadır. Bu nedenle “kalsifik tendinit neden olur?” sorusu, hastalığı anlamada önemli bir yer tutar.
Kalsifik tendinit tedavisi konusunda klinikte çok sık karşılaşmadığımız bir problem olmasına karşılık tedavisi konusunda literatür bize doyurucu cevaplar verir. Hastalığın evresine, şiddetine ve bireyin yaşam kalitesine göre farklılık gösterebilir. Tedavi sürecinde öncelikle fizik tedavi en etkili ve en çok önerilen yöntemdir. Ağrıyı azaltmaya, iltihabı kontrol altına almaya ve hareket açıklığını geri kazandırmaya yönelik uygulanan kalsifik tendinit fizik tedavi yöntemleri arasında manuel terapi, TENS, ultrason tedavisi, ESWT (şok dalga tedavisi) ve egzersizler yer alır. Kişisel olarak ESWT tedavisine oldukça karşı olmama rağmen literatürde bu konuda çeşitli yayınlar bulunmaktadır. ESWT tedavisine karşı olmamın temel nedeni oldukça ağrılı bir uygulama olmasıdır. Kişisel etik olarak ağrı şikayetine sahip birini ağrılı bir tedaviye sevketmek, alternatif çözümler varken doğru bulmadığım bir yöntemdir.
Bazı durumlarda, özellikle fizik tedaviye yanıt vermeyen şiddetli vakalarda hekimler tarafından kortikosteroid enjeksiyonları ya da barbotaj (iğne ile yıkama) gibi girişimsel yöntemler önerilebilmektedir. Cerrahi ise oldukça nadiren, ileri ve kronik olgularda gündeme gelir. Güncel literatür çalışmaları iki enjeksiyonun birbirine üstünlüğü konusunda fikir birliğine varamamıştır. Bu enjeksiyon tedavileri 5 yıllık sonuçları kıyaslandığında aralarında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Bu nedenle burada kararı fayda ve zararlarını kendi içerisinde tartarak hastanın vermesi gerekir. Bir doktorun dayatması veya tek seçenek olarak bunu sunmaması gerekir.
Kaynak: Rotator Cuff Calcific Tendinitis: Ultrasound-Guided Needling and Lavage Versus Subacromial Corticosteroids: Five-Year Outcomes of a Randomized Controlled Trial
Aşağıdaki görebileceğiniz çalışma ameliyat ve enjeksiyon tedavileriyle fizyoterapiyi karşılaştırdığında ağrı açısından benzer sonuçlarla karşılaştığını göstermiştir. Burada temel belirleyici faktörün maliyet fayda çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Hastaların karşılaştıkları tedavi seçeneklerini bu yönde değerlendirip karar vermeleri daha faydalı olacaktır.
Kaynak: Chronic calcific tendonitis of the rotator cuff: a systematic review and meta-analysis of randomized controlled trials comparing operative and nonoperative interventions
Fizik tedavi sürecinde tedavi planladığımızda kalsifik tendinit egzersizleri, kişinin klinik bulgularına göre özel olarak şekillendirilir. Genellikle omuz çevresi kaslarının güçlendirilmesine, skapular stabilizasyona ve hareket açıklığının yeniden kazandırılmasına odaklanırız. Egzersiz programı, ağrının şiddetine ve hareket kısıtlılığının düzeyine göre ilerletilmelidir.
Kalsifik tendinit, ismi nedeniyle çoğu zaman kireçlenme (osteoartrit) ile karıştırılsa da, farklı bir hastalıktır. Kireçlenme eklem yüzeylerini ilgilendiren dejeneratif bir süreçken, kalsifik tendinit sadece tendon dokusundaki kalsiyum birikimini ifade eder. Bu yazıda, kalsifik tendinit nedir, neden olur, belirtileri nelerdir, nasıl tedavi edilir, hangi egzersizler önerilir ve kalsifik tedavisinde fizik tedavinin rolü nedir gibi pek çok sorunun yanıtını bulacaksınız. Aynı zamanda halk arasında sıkça sorulan “kalsifik tendinit kendiliğinden geçer mi?”, “kalsifik tendinit kireçlenme mi?” gibi merak edilen soruları da bilimsel kaynaklara dayanarak açıklayacağız.
İçindekiler
Kalsifik Tendinit Neden Olur?
Hastalar için oldukça ızdırap veren kalsifik tendinitin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, birçok farklı faktör bu duruma zemin hazırlayabilir. Tendon dokusunda kalsiyum kristallerinin birikmesi, genellikle uzun süreli stres, mikroskobik yıpranma ve dolaşım bozuklukları gibi nedenlerle ilişkilidir. Bu durum, bağ dokusunun normal iyileşme sürecinde bir sapma olarak değerlendirilebilir. Tendon hasarına vücut bazen anormal bir şekilde tepki verir ve iyileştirme yerine o bölgede kalsiyum depolamaya başlar. Bu da hastaların uykularını kaçıran ağrılara, günlük yaşamda basit denilebilecek hareketleri yapamamalarına yol açar.
Tendon dokusunda kalsiyum birikimi, genellikle vücudun doku hasarına karşı verdiği anormal bir iyileşme tepkisi sonucu gelişir. Normalde tendonlar, kollajen liflerinden oluşan esnek ve düzenli yapılardır. Ancak tekrar eden mikrotravmalar veya yaşa bağlı dejenerasyon sonucu tendon dokusunda hücresel stres ve hipoksi (oksijen azlığı) oluşabilir. Bu ortamda, tendon hücreleri (tenositler), farklılaşarak kıkırdak benzeri hücre tiplerine dönüşmeye başlar (metaplazi). Bu değişim, dokuda kalsiyum fosfat kristallerinin çökelmesine uygun bir zemin hazırlar. Başlangıçta küçük ve ağrısız olan bu kristaller, zamanla büyüyerek inflamasyon ve doku basısına neden olur. Bu sürecin erken evrelerinde kalsiyum birikimi sessiz ilerleyebilirken, vücudumuz bu kalsiyum birikimini “temizlemek” için inflamatuar yanıt başlatır; bu da hastaların genellikle ağrı şikayetiyle başvurduğu dönemdir. Kalsifik tendinitin gelişmesinde rol oynadığı düşünülen bazı temel faktörler şunlardır
Mikro travmalar ve aşırı kullanım
Omuz gibi eklem bölgelerindeki tendonlar, günlük aktivitelerde sürekli kullanıldıkları için mikro düzeyde yıpranmalara maruz kalır. Bu mikrotravmalar zamanla tendon yapısını zayıflatır ve vücudun yanlış bir iyileşme yanıtı olarak kalsiyum birikimi başlar. Özellikle omuzunu aktif kullanan kişilerde – örneğin sporcularda, fiziki işlerde çalışanlarda – kalsifik tendinit daha sık görülür.
Dolaşım bozuklukları
Tendonlar, kan damarları açısından fakir yapılardır. Özellikle yaş ilerledikçe tendonun kanlanması azalır. Bu durum, dokunun iyileşmesini zorlaştırır ve dejeneratif değişikliklerin birikmesine neden olur. Bozulmuş kan dolaşımı, tendon bölgesinde metabolik atıkların birikmesine ve kalsiyum tuzlarının çökmesine yol açabilir.
Hormonel etkiler
Kalsifik tendinit, özellikle 30-50 yaş arası kadınlarda daha sık görülür. Bu durum, hormonal değişikliklerin (özellikle östrojen seviyelerindeki dalgalanmaların) tendon metabolizmasını etkileyebileceği ve kalsiyum birikimini kolaylaştırabileceği yönünde düşünceleri destekler. Menopoz öncesi veya sonrası dönemdeki kadınlarda kalsifik tendinit görülme sıklığının artması da bu teoriyi güçlendirmektedir.
Genetik yatkınlık ve Metabolik Hastalıklar
Bazı hastalarda ailesel yatkınlık nedeniyle kalsifik tendinite daha sık rastlanabilir. Tendon yapısı, kollajen kalitesi ve doku yenilenme kapasitesi genetik faktörlerle şekillenebilir. Bu durum bazı kişilerde kalsifik tendinit gelişimini kolaylaştırabilir. Diyabet, tiroid bozuklukları ve bazı romatizmal hastalıklar gibi sistemik hastalıklar da tendon metabolizmasını etkileyerek kalsiyum birikimine zemin hazırlayabilir. Bu nedenle sistemik hastalıkları olan bireylerde kalsifik tendinit gelişme riski artabilir.
Kalsifik Tendinit Belirtileri
Kalsifik tendinit, hastalarda omuzda ortaya çıkan ve günlük yaşamı zorlaştıran ağrılı bir durumdur. Belirtiler, hastalığın hangi evrede olduğuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu durum oldukça can yaksa da tedavisinin mümkün olduğu hastalar tarafından unutulmamalıdır.
-
Omuzda ağrı, kalsifik tendinitin en yaygın belirtisidir. Ağrı genellikle omuzun ön veya dış yan kısmında hissedilir. Kol yukarı kaldırıldığında, arkaya uzatıldığında veya yana açıldığında şiddetlenir.
-
Gece ağrısı, çok sık karşılaşılan tipik bir bulgudur. Hasta, etkilenen omuz üzerine yatmakta zorlanır. Bu durum uyku kalitesini bozar ve kronik yorgunluk yaratabilir.
-
Hareket kısıtlılığı mutlaka görülen bir bulgudur. Burada ağrı hareketi limitleyen temel faktördür. Kolu başın üzerine kaldırmak, saç taramak, sırtı kaşımak gibi günlük hareketlerde zorlanma görülür. Hasta bu nedenle bu hareketleri yapamamaya başlar ve kısıtlılık görülür. Bu basit işleri yapamamak hastalarda depresyon ve mutsuzluğa yol açabilir.
-
Kol gücünde azalma, özellikle uzun süredir devam eden kalsifik tendinitte, omuz çevresindeki kaslar zayıflar. Bu da nesneleri kaldırma veya taşıma gibi aktivitelerde güç kaybına neden olur. Erkeklerde kuvvet kaybı mental olarak oldukça can sıkıcı olabilir.
-
Dokunmakla hassasiyet, omuz bölgesine hafif dokunuşlarda bile hassasiyet olabilir. Bazı hastalarda belirli noktalara bastırıldığında ağrı tetiklenir.
-
Ani ve şiddetli ağrı atakları ve alevlenmeler, kalsifik birikimin vücut tarafından emilmeye çalışıldığı evrede, ağrı aniden şiddetlenebilir. Bu dönemde omuz neredeyse hiç hareket ettirilemez hale gelebilir.
-
Kolda veya elde yansıyan ağrı, bazen ağrı sadece omuzla sınırlı kalmaz; kola, dirseğe hatta parmaklara kadar yayılabilir. Bu durum sinirsel gerilim ya da yansıyan ağrı mekanizmalarıyla ilgilidir.
Bu belirtilerden biri ya da birkaçı varsa, kalsifik tendinit olasılığı göz önünde bulundurulmalı ve doğru tanı için uzman değerlendirmesi yapılmalıdır. Kalsifik tedavisi, belirtilerin şiddetine göre kişiye özel olarak planlanmalıdır.
Kalsifik Tendinit Tedavisi
Kalsifik tendinit tedavisi çerçevesinde amaç; ağrıyı azaltmak, omuz hareket açıklığını artırmak, fonksiyonel kaybı önlemek ve kalsiyum birikiminin çözülmesini sağlamaktır. Burada hastaların kesinlikle umutsuzluğa kapılmaması gerekir. Bu tedavi bilimsel olarak net bir şekilde bilinmekte ve süreç doğru yönetildiğinde başarıya ulaşılabilmektedir. Klinikte bugüne kadar tedavisinde başarız olduğumuz bir kalsifik tendinit hastası görmedim. Bazıları kısa, bazıları uzun sürse de tüm hastalar sağlıklarına kavuştular. Tedavi yaklaşımı, hastalığın evresine, belirtilerin şiddetine ve bireyin fonksiyonel ihtiyaçlarına göre değişkenlik gösterir. Bazı durumlarda konservatif yani iğnesiz ve ameliyatsız yöntemler yeterli olurken, ileri vakalarda girişimsel teknikler gerekebilir. Kalsifit tendinit fizik tedavisi ileride çok detaylı anlatacağım için şimdilik diğer yöntemlere bakalım.
İlaç Tedavisi ve Akut Dönem Yaklaşımı
Kalsifik tendinitin ilk evrelerinde ağrının baskın olduğu durumlarda, antiinflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) sıklıkla reçete edilir. Bunu fizyoterapistler yapamaz, ancak uzman bir doktor doğru reçete hazırlayabilir. Bu ilaçlar, enflamasyonu yani iltihabı azaltarak ağrının hafiflemesine yardımcı olur. Özellikle gece ağrısı yaşayan hastalarımda gördüğüm ağrı kesici ilaçlarla uyku kalitesi geçici olarak artırılabilir. Akut alevlenme dönemlerinde omzun kısa süreli dinlendirilmesi, soğuk uygulama ve omuza yük bindirmeyen pozisyonlar önerilir. Ancak bu dönemin çok uzun sürmemesi gerekir çünkü hareketsizlik, omuz kapsülünün sertleşmesine neden olabilir. Bu da daha sonra donuk omuz dediğimiz bir başka omuz rahatsızlığının gelişmesine yol açabilir. Bundan korunmak klinik tecrübelerime göre en önemli olaydır. Donuk omuz gelişirse artık bir değil iki sakatlıkla uğraşmak zorunda kalırız demektir.
2. Steroid Enjeksiyonları
Fizik tedaviye yanıt vermeyen ya da şiddetli enflamasyon geçiren hastalarda kortikosteroid enjeksiyonları uygulanabilir. Şiddetli enflamasyon omuzda ödemin artmasına yol açar. Artan ödem subakromial aralık dediğimiz bölgede sıkışmaya yol açar. Bununla birlikte hem kalsifik tendinit hem de omuz sıkışma sendromu meydana gelir. Bu enjeksiyonlar doğrudan omuz eklemi ya da subakromiyal aralığa yapılır ve genellikle birkaç gün içinde ağrıda belirgin azalma sağlar. Ancak bu tedavi, kalsiyum birikimini ortadan kaldırmaz; yalnızca enflamasyonu baskılar. Bu sayede sıkışma azalır ve şikayetler bir nebze azalır tamamen geçmez. Ayrıca sık uygulandığında tendon yapısında zayıflama riski oluşturabilir. O yüzden hastalara bu yöntemi hemen tavsiye etmemekteyim. Bu nedenle steroid enjeksiyonları genellikle sınırlı sayıda ve dikkatle uygulanmalıdır. İleri vakalarda, kosnervatif tedaviden fayda almayan hastalarımda bunu tavsiye etmekteyim. Hiçbir tedavi almadan direkt kortizol enjeksiyonuna gitmemek gerekir.
3. Kalsifik Tendinit Barbotaj (İğne ile Yıkama) Yöntemi
Barbotaj, kalsiyum birikiminin yoğun olduğu ve fizik tedaviye yanıt vermeyen vakalarda tercih edilen bir girişimsel işlemdir. Ultrason rehberliğinde, tendon içindeki kalsifik alana bir veya iki iğne ile girilir. Bu iğneler aracılığıyla kalsiyum kristalleri serum fizyolojik ile yıkanır ve dışarı alınır. İşlem sonrası kısa süreli bir rahatlama görülür, ardından fizyoterapi süreciyle iyileşme desteklenmelidir. Barbotaj, ameliyata gerek kalmadan kalsiyum birikimini fiziksel olarak uzaklaştırmayı hedefler. Bu halk arasında kemiği kırma olarak da bilinir. Bazen doktorlar bu şekilde hastaya anlatabilmektedir. İşlem genellikle lokal anestezi altında, 20–30 dakika içinde tamamlanır. Cerrahiye alternatif olarak etkili bir yöntemdir; ağrıyı hızlı şekilde azaltabilir. Ancak barbotaj sonrasında mutlaka fizyoterapiyle devam edilmelidir. Aksi takdirde omuz hareketleri kısıtlı kalabilir ve yeniden kalsiyum birikimi gelişebilir.
ESWT, yani ses dalgalarıyla uygulanan dıştan şok tedavisi, vücuttaki kalsiyum birikimlerinin parçalanmasına yardımcı olabilir. Uygulanan yüksek enerjili ses dalgaları, kalsiyum kristallerini ufalayarak vücudun onları daha kolay emmesini sağlar. Ayrıca bölgedeki kan akışını artırarak iyileşmeyi uyarır. Ancak tedavi bazı kişilerde rahatsızlık verebilir ve her vakada etkili olmayabilir. Fizik tedavi programına ek olarak uygulanması önerilir.
Kalsifik Tendinit Fizik Tedavi ve Egzersizleri
Kalsifik tendinitin en etkili ve kalıcı çözümlerinden biri fizik tedavidir. Özellikle ağrı kontrolü, hareket açıklığının geri kazanılması ve tendonun fonksiyonel olarak güçlendirilmesi için fizyoterapi yaklaşımı büyük önem taşır. Başarıya ulaşmamış veya çözüme ulaşamamış hastalarda görüğüm en büyük sorun fizik tedavi sürecinin ihmal edilmesi veya en kötüsü hiç alınmamasıdır. Fizik tedavi sürecinden geçmeyen kalsifik tendinit tedavisi kesinlikle başarısız olacaktır. Ağrı ortadan kalksa bile eski fonksiyona ve kabiliyete ulaşmak için fizik tedavi gerekir.
Tedavi süreci genellikle 4–8 hafta sürebilir ve evreye göre planlanır. Kalsifik tendinit fizik tedavi sürecinde amaç oluşan kalsifikasyonu yani kemikleşmeyi küçültmek değil, bu süreçte oluşan iltihabı azaltmak, subakromial aralığı genişletmek ve kuvveti geri kazanmaktır. Subakromial aralığın daralması sonucu omuz sıkışması meydana gelir ve kas kuvvetinde zayıflama görülür. Kalsifik tendinit fizik tedavi sürecinde amaç bu fonksiyonları geri kazanmaktır. Bu amaçlanmadığı zaman kalsifikasyon mucizevi bir şekilde ortadan kaldırılsa dahi mevcut şikayetler ve kısıtlılıklar devam edecektir. Bu nedenle hastaların ameliyat sonrasında dahi ağrıları ve şikayetleri devam edebilir. Bunu ortadan kaldırmanın tek yolu enflamasyonu azaltıcı ve subakromial aralığı genişletmeye yönelik manuel terapiler yapmaktır. Ardından da omuz kaslarını mevcut yaralanmış dokuya zarar vermede kuvvetlendirerek omuz fonksiyonlarını kazanmak hedeflenmelidir.
Kalsifik Tendinit Egzersizleri
Kalsifik tendinit fizik tedavisinde egzersiz en etkili ve güvenilir yaklaşımlardan biridir. Fizik tedavi sadece ağrıyı hafifletmeyi değil, aynı zamanda kalsiyum birikiminin tekrar oluşmasını önleyecek şekilde omuzun doğru çalışmasını sağlamayı amaçlar. Bu süreçte temel hedef, omuz çevresi kasların dengesini kurmak, omuz ekleminin (özellikle glenohumeral eklem) hareket düzenini yeniden yapılandırmak ve subakromial boşluğun daralmasını önlemektir.
Subakromial Alanın Korunması ve Stabilizasyon
Kalsifik tendinitte ağrının başlıca nedeni, omuzda “subakromial sıkışma” dediğimiz durumdur. Bu, omuz başının (humerus) yukarı doğru hareketlenmesi ve akromion kemiğiyle arasında kalan tendonlara baskı yapmasıyla ortaya çıkar. Bu baskının azaltılması için omuzun aşağı yönlü stabilizasyonu sağlanmalıdır. Bu noktada fizyoterapist tarafından uygulanan manuel terapi teknikleri devreye girer. Kaburgalara (costalara) yönelik mobilizasyon uygulamaları ile kürek kemiğinin omuz hareketi içerisindeki rolü düzeltilmeye çalışılır. Aynı zamanda skapulanın (kürek kemiği) hareket düzeni ile humerus başı arasındaki uyum, yani glenohumeral ritim yeniden kazandırılır. Bu uyum sağlandığında, omuz başı yukarı kaçmaz, subakromial aralık daralmaz ve kalsifikasyonun geliştiği tendonlara baskı azalır.
Omuz Kinematiğini Düzenleyen Egzersizler
Kalsifik tendinit tedavisi sürecinde manuel terapi ile elde edilen bu kazanımlar egzersizlerle desteklenir. İlk olarak rotator cuff kasları (özellikle supraspinatus, infraspinatus, teres minor ve subscapularis) ile serratus anterior kası hedef alınır. Bu kaslar, omuz başını yerinde tutmakla görevli temel dengeleyicilerdir.
Egzersizlerde amaç, bu kasları kuvvetlendirmek ve doğru aktivasyon sırasını öğretmektir. Örneğin:
-
Wall slide (duvar kaydırma) egzersizi, hem serratus anterior’u çalıştırır hem de skapula kontrolünü geliştirir.
-
External rotation with band (dış rotasyon egzersizi) ise rotator cuff’ı hedefler ve omuzun dış rotasyonunu güçlendirerek sıkışmayı önler.
- Serratus Anterior Punch egzersizi başlangıç aşamasında omuz hareketini ağrısız bir şekilde kazandırmak için kullanılır.
Bu egzersizler erken dönemde düşük dirençle başlar, ağrıya neden olmadan uygulanır ve hasta ilerledikçe seviyeleri kademeli olarak artırılır.
Kas Kuvveti ve Fonksiyonel Geri Dönüş
Temel stabilizasyon sağlandıktan sonra sırada daha büyük kas gruplarına geçilir. Özellikle deltoid ve trapez kasları, omuzun güçlenmesi ve günlük hayatta ya da sportif aktivitelerde daha etkili kullanılabilmesi için çalıştırılır. Bu aşamada:
-
Lateral raise (yan açış)
-
Shrug (omuz silkme)
-
Reverse fly (ters açış) gibi egzersizler kontrollü bir şekilde programa dahil edilir.
Bunlar, skapular stabiliteyi artırırken, aynı zamanda omuz kuşağının genel dayanıklılığını da geliştirir.
Spora ve Günlük Aktivitelere Dönüş
Hasta artık ağrısız ve kontrollü bir omuz hareketine sahipse, tedavi sürecinin son aşamasına geçilir: kişiye özel antrenman planlaması. Bu aşamada kişinin yaşam tarzı, mesleği ve spor geçmişi dikkate alınarak program oluşturulur. Örneğin; bir yüzücüyle bir masa başı çalışanının ihtiyaçları birbirinden çok farklıdır. Egzersizler bu doğrultuda ilerletilirken, ani ve kontrolsüz yüklemelerden kaçınılır. Tekrarlayan kalsifikasyon riskini azaltmak için omuz kasları sadece güçlendirilmez, aynı zamanda esnek ve dengeli kalmaları da sağlanır. Gerekirse bu süreçte fizyoterapist eşliğinde fonksiyonel testler yapılır ve geri dönüş güvenli hale getirilir.